NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
هَارُونُ
بْنُ
مَعْرُوفٍ
حَدَّثَنَا
سُفْيَانُ
عَنْ هِشَامٍ
عَنْ أَبِيهِ
عَنْ أَبِي
هُرَيْرَةَ
قَالَ قَالَ
رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
لَا يَزَالُ
النَّاسُ يَتَسَاءَلُونَ
حَتَّى
يُقَالَ
هَذَا خَلَقَ اللَّهُ
الْخَلْقَ
فَمَنْ
خَلَقَ
اللَّهَ فَمَنْ
وَجَدَ مِنْ
ذَلِكَ
شَيْئًا
فَلْيَقُلْ
آمَنْتُ
بِاللَّهِ
Ebu Hureyre'den (rivayet
edildiğine göre) Rasûlullah (s.a.v.) (şöyle) buyurmuşur:
"insanlar (Allah'ın
varlığı hakkında) soru sormaya devam edecekler; hatta şu soru da sorulacak:
Yaratıkları Allah yarattı.
(Pekala) Allah'ı kim yarattı? Böyle bir soruyla karşılaşan kimse, Ben Allah'a
iman ettim, desin.”
İzah:
Buhari, bedü'l-halk;
Müslim, iman
Cehmiyye, Cehm İbn
Safvân'ın kurduğu bir mezhebdir Cehni; Semerkantlı.katıksız bir Cebriyecidir.
Fiillerin meydana
gelmesinde insanın hiçbir tesiri olmadığım savunur. Merv civarında yayılmış
olan bir mezhebe göre Allah'ın bazı sıfatlarını kabul etmek mümkün değildir.
Allah'a, diridir (Hayy), bilicidir (Alim) denemez, zira o zaman Onu insanlara
benzetmiş oluruz. Halbuki Allah'ın yaratıklarına benzemesi imkansızdır. Ancak
O'na yaratıcı (Halik), hayat verici (=muhyi) öldürücü (=mümit), yapıcı (= fail)
gibi sıfatlar izafe edebiliriz. Görülüyor ki insanların fiillerinin yaratılışı
mevzuunda cebriyeci-lere benzeyen bu mezheb, Allah'ın sıfatlan mevzuunda
Mutezilelere benzemektedir.
Bu mezhebe göre, sonsuz
olan bir hareket de düşünülemez. Bu sebeple tıpkı bu dünyanın bir sonu olduğu
gibi cennet ve cehennemin de bir sonu olması gerekil', insanların bû' kısmı
cennete bir kısmı da cehenneme girecekler burada bk süre kalacaklardır. Fakat
sonra her ikisi de yok olacaklardır.
Bu sapık görüşlerini
Tirmizî'de kısmen yaymaya muvaffak olan Cehm ibn Safvan, Emevilerin son
zamanlarında Merv'de, Seleme İbn Ahvez tarafından katledilmiştir.[Bk. Kutluay
Doç. Dr. Yaşar, Tarihte ve Günümüzde İslam Mezhepleri 69; el-Mliel ve'n-Nihal
I, 113: İbn Kesir, el-Bidaye ve'n-Nihaye, X, 16.]
Cehmiyye'nin insan
fiilleri konusundaki görüşlerine varırken, çıkış noktası kaza ve kader inancını
inkâr etme durumuna düşmekten kurtulma çabasıdır. Fakat böyle bir çaba ile
yola çıkarken, maalesef, Allah'a hem kullara fiil işletme hem de onları
mecburen yaptıkları bu fiillerden dolayı sorumlu tutma gibi bir zulüm isnad etmekten
kurtulamamışlardır.
Oysa hem kaza ve kaderi
inkârdan kurtulmak, hem de Allah'a böyle bir zulüm isnadından kurtulmak için
Ehl-i sünnetin yaptığı gibi kaza ve kadere inanıp kulun kâsib, Allah'ın da
halik olduğunu kabul etmek gerekmektedir. Aksi takdirde bocalamaktan kurtulmak
mümkün değildir. Cehmiyye'nin Allah'ın bazı sıfatlarım inkâr ederken diğer bir
çıkış noktası da, Allah'ı yaratıklara benzetmiş olmaktan kurtulmaktır. Fakat
böyle bir yolu takibederkeıı Allah'ın Kitap ve sünnet ile sabit olan sıfatlarını
inkâr etme durumuna düşmek, gerçekten büyük bir gaflet, cehalet ve basiretsizliktir.
Bu hususta en isabetli hareket ehl-i sünnetin yaptığı gibi Allah'ın zatında,
sıfatında ve fiillerinde hiç bir yaratığa benzemediğini ve tek olduğunu kabul
etmektir. Her ne kadar mu'tezile, Allah'ın sıfatlanın kabul etmek, teaddüd-i
kudemayı (yani, kadim ve ezelî varlıkların birden çok olmasını) gerektir
demişlerse de kendilerine; "Hayat, ilim, semi gibi sıfatlar, aslında,
masdardırlar. Bu sebeple hariçte vücutları olmadığı gibi, üç zamandan biliyle
de ilgileri olmadığından bunları kabul etmek teaddüd-i kudemayı
gerektirmez." diye cevap verilmiştir.
Metinde geçen
"Yaratıkları Allah yarattı" anlamına gelen cümle Allah'ın yaratma
(=halk) sıfatının varlığına açıkça delâlet ettiğinden bu hadis, Allah'ın
sıfatlarını kabul eden ehl-i sünnetin lehine, bu sıfatlan inkâr eden Mu'tezile
ve Cehmiyye'nin aleyhine bir delildir. İmam-ı NevevFnin açıklamasına göre, bu
hadis-i şerif kalbe gelen batıl fikirlere iltifat etmeyip, onlardan yüz
çevirmenin ve onlardan kurtulmak için Allah'a sığınmanın lüzumunu ifade
etmektedir. 4732-4733 numaralı hadisler de Cehmiyye aleyhine olan
delillerdendir.